21 Ekim 2009 Çarşamba

Metrobüs

Son zamanlarda metrobüsü ne kadar fazla kullandığımı farkettim. Hizmete ilk açıldığında haber bültenleri sürekli olarak metrobüsün yararlı olup olmadığını tartışıyordu. Bazı yorumcuların, birilerinin para kazanması için Hollanda'dan alınmış işe yaramaz aletler dediklerini unutmuş değilim.

Bir ara da "metrobüs çilesi" başlıklı haberler vardı yoğunluktan şikayet edilen. Evet, özellikle akşam saat 17.30'dan 20.30'a kadar yoğun olduğunu bizzat gözlemledim. Ayakta duracak yer olmadığından sürekli tartışma çıkıyor. Hatta bir tane tartışmayı ben de yaşadım.

 Metrobüs gözlemlerim sonucu ayaktayken bir an önce otuma yöntemini keşfetmiş bulunmaktayım. Hatta bugünkü tahminim tam olarak tuttu. İnsanların vücut dili okunarak ve giyim tarzına göre, oturduğu yerden bir an önce kalkıp kalkmayacağı anlaşılabiliyormuş.

Örneğin ayaktayken ortalardaki boşlukta beklemek yerine koltulara yakın yerlerde beklerseniz, kalkan birinin yerine oturma şansı doğuyor. İkinci seçenek kişinin pencereden dışarı bakması ve müzik dinlemeyip, kitap okumaması. Üçüncü yöntemse, akşam saatlerinde takım elbiseli erkekler ve iş kıyafeti giyen bayanlar genellikle Mecdiyeköy'de iniyor. Zincirlikuyu yönüne gidiyorsanız o taraftaki koltulardan uzaklaşmanızı tavsiye ederim.

Sözün özü, metrobüsün tv'lerde anlatıldığı gibi gereksiz bir şey olmadığını ve İstanbul trafiğine alternatif bir çözüm yolu olduğunu anladım. Bugünse, metrobüste nasıl ayakta kalınmayacağını öğrendim.

1 yorum:

böcük dedi ki...

metrobüse gereksiz diyen insanların kendisi gereksiz aslında bence :D metrobüs yapılmadan önce minimum 2 saatte havaalanında oluyordum ben o da trafik açık olursa şans yüzüme gülerse :D ama şimdi tam 45 dakikada havaalanında oluyorum. bu nasıl büyük bir nimet tarif tmek imkansız :D