16 Şubat 2010 Salı

14 Şubat, Hisar, Bebek

14 Şubat, sevgililer için Aziz Valentine anısına kazandırılmış kutsal (!) bir gün olabilir. Tabii kimileri için... Bu konudan tekrar bahsedeceğim, ama şimdi geçirdiğim haftasonundan bahsetmeliyim. Haftasonu için iki yakın arkadaşım bana kalmaya geldi. Sevgilisi olmayan adamlar olarak biz de kendi çapımızda gezdik eğlendik.
.  Evim Rumeli Hisarüstü'nde olduğu halde Hisar'a ve manzarasına bakmak için oturduğum bölgeyi fazla gezmemiştim. Biz üç arkadaş Rumeli Hisarını gezmeye karar verdik ve kahvaltıdan sonra düştük yollara. Otobüslerin kalktığı ana durağın yakınında çok güzel bir restoran vardı. Herkes sevgilisini oraya yemeğe getirmiş, kapıda lüks arabalar vardı. Gerçekten sevdiğim bir sevgilim olduğunda oraya getirebilirim, beğendim.
Yürürken Hisar'ı bulduk lakin girişinin nerede olduğunu tam kestiremedik. Orada bekleyen bir grup otopark mafyasına sormaya karar verdik (hiç istemesem de) Adamlar yolu tarif etti; "yürüyerek yarım saat sürer, 5 TL'ye arabayla götüreyim" diyen hödüğe aldanmadan 5 dk'da ulaştık. Girişler Bebek yolundaki İspark'ın önündeymiş.
Fotoğrafı çektiğimiz yer, direk deniz kenarı. Banklarda oturup, manzara keyfi yapılabiliritesi yüksek. Havalar biraz daha ısındığında burada koşu yapmaya karar verdim.
Burası Fatih Sultan Mehmet tarafından İstanbul'u fethetmeden önce boğazın kuzeyinden gelecek yardımları önlemek amacıyla Anadolu Hisarının tam karşısına 40 gün gibi kısa bir sürede yaptırılmış. Boğazın en dar olduğu bölgeye yapılması konusunda da dikkatinizi çekerim.
Neyse biz şu gördüğünüz yolda yürürken bir sürü sevgili el ele, kol kola mutlulukla karşımızdan geçiyordu, kıskanmadım. Derken Bebek'e vardık.
Bir kadın bir erkekbu minibüsün yanında herkese bir avuç sakız dağıtıyordu, biz de aldık, çiğnedik. Güzeldi. Bebek'te dikkatimi çeken şey; caddeden geçen çekici araçların üzerindeki zengin adamların sevgililerine hediye olarak aldığı lüks arabalardı. Plakaların üstünde "34 Kalbim 34", "34 Love 34" gibi sevgililer gününe dair kısa hatırlatıcılar vardı. Parası olanın böyle jestleri oluyormuş, öğrenmiş olduk.
Bu da Bebek parkı. Hani televizyonlarda gördüğümüz ünlülerin çocuklarını getirdiği park.
Bebek'i geçtikten sonra Arnavutköy, Kuruçeşme ve Ortaköye yürüdük. Fotoğraf, yol üzerinde beğendiğim yatlardan birine ait.
Sezer bu manzarayı Venedik'e benzetti. Evler ve zincirler arasında su var. Türkiye'de böyle bir yer olduğunu bilmiyordum. Biz de mühendis olarak bu suyun evlerin temelini ne kadar tahrip ettiğini tartışadururken birden farkettik ki hakikaten zenginin malı züğürdün çenesini yoruyormuş.


Son olarak Suada ya da Galatasaray Adası'nın fotoğrafını yayınlayarak bu yazıma son veriyorum.

10 Şubat 2010 Çarşamba

Rahmi Koç Müzesi

Bir gün internette tesadüfen "İstanbul'da mutlaka görülmesi gereken yerler" şeklinde arama yaparken, Rahmi Koç Müzesi'nin ne kadar da çok önerildiğini farkettim. Tanıdıklarıma bahsettiğimde mutlaka görmelisin dediler. Böylelikle yaklaşık 15 gün önce bu müzeyi gezmiş oldum.
Fotoğraflarda önceliği müzenin en beğendiğim bölümü olan eski arabalara veriyorum. Sayıları o kadar çok ki sayamadım. Anadol'lar, Chevrolet'ler, Cadillac, Lilcoln ne ararsanız vardı. Hepsi de o kadar bakımlı ki insan ister istemez dokunmak istiyor.

Eskiden Kadıköy-Moda seferini yapan tramway da bir şekilde satın alınmış ve Lokomotif ve tramwaylar bölümüne konulmuş.
Bu görüntü çok hoşuma gitti. Londradaki çift katlı hani o çok sevdiğimiz kırmızı otobüsler varya, bunu da getirmişler müzeye. Hatırası nedir bilmiyorum; ama uçağı taşıyormuş gibi bir izlenim vermesi fotoğraf karelerini bayram ettiriyor. Hem uçakla hem de otobüsle hatıra fotoğrafı çektirdim ben de.
Rahmi Koç'un deniz yoluyla dünya turu yaptığını bilmeyen yoktur herhalde. Gezdiği yerlerdeki anılarını; unutmamak için kimi zaman bir fotoğraf karesine, kimi zamansa aldığı eşyalara sığdırmış.
Şu turuncu tşört çok manalıydı, hoşuma gitti. Sanırım kendisi gezerken bu tşörtü de kullanmış. Türkçesi: "Belki de bunu -dünya turunu kastediyor- yapmak için çok yaşlıyım"

Burayı gezmek için geç kalmış mıyım dersem; Evet. Ve gerçekten İstanbul'da mutlaka görülmesi gereken yerlerden biriymiş.